Öngörücü polislik, suç tahmini algoritmaları ve büyük veri ile suçları öngörmeyi hedefliyor. Ancak bu teknolojiler, güvenliği artırmanın yanı sıra önyargı ve insan hakları ihlalleri gibi ciddi etik sorunlara da yol açabiliyor. Etkinliği ve adilliği tartışılan öngörücü polislik, gelecekte şeffaflık ve etik düzenlemelerle şekillenecek.
Öngörücü polislik, suç tahmini algoritmalarıyla suçların henüz gerçekleşmeden öngörülmesini hedefleyen bir teknolojidir. Anahtar kelime olan "öngörücü polislik", on yıl önce bilim kurgu gibi görünse de günümüzde birçok ülkede test edilmektedir. Bu yaklaşımın özü, algoritmaların devasa suç verilerini analiz ederek hangi bölgelerde ve ne zaman benzer olayların yaşanabileceğine dair tahminler üretmesidir. Kimileri için bu, daha güvenli sokaklara atılan bir adım; kimileri içinse insan haklarını tehdit eden, sistemdeki önyargıları kalıcılaştıran tehlikeli bir eğilimdir.
Öngörücü polislik terimi, suç ortamını analiz etmek için algoritmalar ve istatistiksel modellerin kullanılmasını ifade eder. 2010'ların başında Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya çıkan bu fikir, polis teşkilatlarının iş dünyası ya da lojistikte kullanılan tahmin yöntemlerini uygulamaya başlamasıyla doğdu.
Algoritmalar; geçmiş suçların yeri, zamanı, suçun türü ve gözaltına alınanların profilleri gibi verileri toplar. Sonrasında kalıpları analiz edip tahminler oluştururlar. Örneğin, belirli bir mahallede cuma akşamları sık sık hırsızlık oluyorsa, sistem bu zaman aralığında yeni olayların yaşanma olasılığının arttığına dair polisi uyarabilir.
Bu öngörücü algoritmalar, aslında dijital platformlardaki öneri sistemlerine benzer şekilde çalışır: İstatistiksel verilerden hareketle tahminler sunarlar, ancak kesin sonuç garantisi vermezler.
Öngörücü polisliğin temelinde suç analiz sistemleri yer alır. Bu sistemler; polis raporları, kamera kayıtları, acil çağrı verileri ve hatta sosyal medya paylaşımları gibi çeşitli kaynaklardan veri toplar ve karşılaştırır.
Büyük veri ve polislik burada devreye girer. İşlenen veri miktarı arttıkça, kalıpların tespit edilme olasılığı da artar. ABD'de PredPol ve CompStat gibi sistemler, suç riski yüksek bölgeler için tahminler üretmekte kullanılmıştır.
Öngörücü polislik, suçla mücadelede kullanılan birçok teknolojik aracın yalnızca bir parçasıdır. Yüz tanıma, video gözetimi ve mobil veri analitiği gibi teknolojilerle entegre olarak polislerin daha hızlı ve isabetli müdahale etmesi hedeflenir.
Dünya genelinde çeşitli pilot projeler hayata geçirilmiştir. ABD'de bazı şehirler devriyelerin dağılımında algoritmaları kullanırken, Birleşik Krallık'ta sokak kavgalarını önceden tahmin etmeye yönelik sistemler test edilmiştir. Çin'de ise vatandaş davranışlarının analizine yönelik çok daha kapsamlı platformlar geliştirilmiştir.
Bu girişimler, öngörücü polisliğin "sıcak noktalarda" suç oranını düşürdüğü iddiasına dayandırılsa da sonuçlar tartışmalıdır: Bazı bölgelerde iyileşmeler yaşanırken, bazı yerlerde vatandaşların memnuniyetsizliği artmıştır.
Güvenliği artırma vaadinin yanında, öngörücü polislik teknolojilerinin karanlık bir yüzü de bulunuyor.
En büyük risk, algoritmaların geçmiş verilere dayanmasıdır. Polis teşkilatları geçmişte belirli bölgelere veya topluluklara daha fazla odaklandıysa, sistem de bu önyargıları öğrenir. Sonuç olarak tahminler, mevcut kalıpları güçlendirip ayrımcılığı artırabilir.
Öngörücü polislik eleştirileri, insan hakları ihlalleriyle ilgilidir. Bir algoritma bir bölgeyi "tehlikeli" olarak tanımlarsa, gerçek bir tehdit olmasa bile oraya daha çok devriye gönderilir. Bu durum kısır döngü yaratır: Bir bölgede ne kadar çok olay kayıtlara geçerse, sistem o kadar çok yeni suç tahmini üretir.
Hukukçular ve insan hakları savunucuları, bu tür teknolojilerin ırksal, sosyal veya coğrafi ayrımcılığa yol açabileceğine dikkat çekmektedir.
Etik boyut, öngörücü polislik tartışmalarında ön plana çıkıyor. Bir algoritma, birini şüpheli olarak görme hakkına sahip mi? Bu tür sistemlerin şeffaflığı nasıl sağlanacak?
Bazı uzmanlar, "açıklanabilir yapay zeka"nın - yani algoritmaların kararlarının denetlenebildiği bir yaklaşımın - gelecekte önemli olacağını savunuyor. Diğerleri ise bu araçların kullanımının sıkı şekilde düzenlenmesini ve sınırlandırılmasını öneriyor.
Kesin olan bir şey var: Öngörücü polisliğin geleceği yalnızca teknolojiye değil, toplumların güvenlik ile özgürlük arasındaki dengeyi nasıl düzenleyeceğine de bağlı.
Algoritmalar ve büyük veriyle suç tahmini yapmak artık bir gerçek. Öngörücü polislik, kaynakların daha verimli kullanılması ve suç oranlarının azalması gibi vaatler sunsa da ciddi riskler barındırıyor.
En büyük tehlike, önyargıların kalıcılaşması ve insan haklarının ihlal edilmesidir. Teknolojiler asla tamamen tarafsız değildir; verilerde var olan toplumsal ve sosyal eğilimleri yansıtırlar.
Öngörücü polislik, ancak sıkı denetim, algoritma şeffaflığı ve vatandaş haklarının korunması ile faydalı bir araca dönüşebilir. Aksi halde, güvenliği sağlama iddiasındaki teknolojiler ayrımcılığın aracı haline gelebilir.